
Bir önceki tarifimde yulaf sütünün yapımını yazmış ve bu sütle yaptığım tatlı tariflerini de peyderpey paylaşacağımı söylemiştim. İşte sözümü tutuyor ve yulaf sütünden yaptığım nefis güllaç tarifimi paylaşıyorum :) Bu güllacı yapmak için gerekli olan yulaf sütü tarifinin linkini de buraya bırakıyorum ;) https://www.merulove.com/post/yulaf-sütü
Tarifi vermeden önce güllaç tatlısının tarihinden bahsetmem yeridir. Priscilla Mary Işın’ın yazdığı ‘’Avcılıktan Gurmeliğe Yemeğin Kültürel Tarihi’’ isimli kitapta yazdığı üzere, güllaç ismi ‘’güllü aş’’tan bozma olabilir. Aynı kitapta konu ile ilgili şöyle devam ediyor; ‘’Orta Asya veya İran kökenli bu tatlının en erken tarifi 14. yüzyılda Çin’de yazılan Jujia Biyong Shilei adlı ansiklopedide yer alır. Çin mutfağına uyarlanan bu tarifte güllaç yaprakları buğday nişastası yerine soya fasulyesi ezmesiyle yapılıyor. Yumurta akı, soya fasulyesi ezmesi ve süt kremasıyla yapılan hamur, ince açıldıktan sonra kızartılıyor. Üç veya dört kat şeklinde yerleştirilen yapraklar arasına beyaz toz şeker ile dövülmüş çam fıstığı ve ceviz serpiliyor, üzerine ballı ve sadeyağlı şurup dökülüyor.
Güllaç Farsçada gülanç olarak biliniyordu.
15. yüzyılın en önemli mutfak tarihi yazılı kaynaklarından biri 2.Murad dönemi saray hekimi Şirvani’nin yemek tarifleridir. Şirvani’nin 1430’larda yazdığı tarifler yeni şekillenmeye başlamış Osmanlı Mutfağını yansıtır. Ortaçağ’a ait İran ve Arap yemeklerinin, Osmanlı ağız tadının etkisiyle yeni şekillere sokulduğu görülür. Şirvani’nin eklediği tarifler arasında güllaç da yer alır.
Şirvani’nin tarifine göre buğday nişastası, yumurta akı ve su ile yapılan sulu hamur incecik yapraklar şeklinde sacda pişirilir. Bu yapraklar şerbete batırılır, ikiye bölünür, çini sahana dizilir, üzerine şeker, dövülmüş badem ve miskli gül sulu şeker şerbeti dökülür. Daha geç dönemde kaymak, Şam fıstığı, badem, fındık veya ceviz katılırdı. Güllaca şeker şerbeti yerine şekerli süt konabileceğinden ilk olarak 1844 yılında Mehmed Kamil bahseder.’’
İşte bu da kayıtlara geçsin 2022 yılında yulaflı süt ile yapılabileceğini de ben yazayım :) daha önce yazan olmadıysa tabii :))
Günümüzde güllaç yaprakları mısır nişastası, buğday nişastası, patates nişastası ve su ile hazırlanıyor. Bazen bu üç nişastanın karışımı bazen sadece buğday bazen ise sadece mısır ve patates nişastasından yapılıyor. Güllaç genellikle Ramazan ayı ile özdeşleşmiş olsa da bu durumun eskiye ait bir gelenek olmadığını görüyoruz. Şimdi lafı daha fazla uzatmadan tarifi vereyim de bu sıcak Ağustos günlerinde ağızımızın tadı şenlensin :)
Malzemeler:
8 adet güllaç yaprağı
1 litre yulaf sütü
200 gr toz şeker ( az şekerli isteyenler için) ya da 300 gr toz şeker
200 gr irice kıyılmış ceviz ya da fındık veya badem (tercihe göre)
3 adet kakule (opsiyonel)
1 çubuk tarçın (opsiyonel)
300ml gül suyu
Yulaf sütü toz şeker, kakule ve çubuk tarçın ile birlikte tencereye koyulur. Şeker eriyene kadar ara sıra karıştırılarak, kısık ateşte pişirilir. Hazır olunca sütün içinden kakule ve tarçın çıkarılır.
Öte yanda güllaç yaprakları ikiye bölünür ve yarısı cam servis çanağına dizilir. Sütün yarısı ile çanaktaki güllaç yaprakları ıslatılır. Islanan güllaç yapraklarının üzerine cevizler konur ve geri kalan yapraklar da üzerine ilave edilir. Güllaç yaprakları kalan süt ve gül suyu ile kaplanır. Bu şekilde buzdolabına kaldırılır ve en az 2 saat soğumaya bırakılır. Servis öncesi üzerine ceviz, tercihe göre toz Antep fıstığı ve çilek koyulur, afiyetle yenir :)
*Başka bir seferde de yarı yulaf sütü, yarı vişne suyu kullanarak deneyeceğim.
Sevgiyle
Comments